19 Ocak 2009
35.hafta
6 Ocak 2009
Nazar değdi!
Yeni yıla ailecek hasta başladık. 2008'in son günlerinde hafif bir soğuk algınlığı geçirip atlattığımı sanmıştım. Atlatamamışım. Yeni yılla birlikte nezle, boğaz ağrısı geri döndü. Bir haftadır iyileşemediğim gibi üstüne bir de öksürük eklendi. İlaç almaya tereddüt ediyorum. Evde bitkisel çaylar, zencefilli bal gibi doğal yollarla geçirmeye çalışıyorum ama nafile! Tam bunların üstüne eşim bana bakar derken o da böbrek taşı sancısına yakalandı. O da yetmezmiş gibi bir de anjin olup ateşlendi. Birkaç haftadır hastane ve eczane arasında mekik dokuyoruz...
Hal böyleyken hastalıklardan fırsat bulduğumuz sırada yavaş yavaş bebek odasını düzenliyoruz, hastane çantası hazırlıyoruz, heyecanla son hazırlıkları yapıyoruz. Şafak 47! Geri sayıma az kaldı.
1 Aralık 2008
Son trimestere girerken
10 Ekim 2008
Yolun yarısı
Ben de değişiklikler hala çok belirgin değil. Görenler hamile olduğuma hala inanmıyor ama beni yakından tanıyanlar göbek faktörünün farkında. Hafta başında hastanede ebe ile randevum vardı. 1 ay sonra karnımın daha belirgin olacağını söyledi. Bu arada sadece 2.5 kg almışım. Fazla değil ama ebe bu konuda endişelenmemem gerektiğini söylüyor. Bebek sağlıklı olduktan sonra benim fazla kilo almamış olmam çok önemli değilmiş.
Karnımın içinde kıpırtılar giderek kuvvetlenmeye başladı. Hareketleri net olarak 2-3 haftadır hissediyorum zaten. Bizimki erken davrandı bu konuda. Çok hareketli olacağa benziyor. İlk zamanlarda belli belirsiz hissedilen seyirmeler giderek daha anlamlı hareketlere dönüşüyor. Hatta Gürol bile elini karnıma koyduğunda zaman zaman hissedebiliyor. Bazen de içimde kıpır kıpır olan bebek babasının elini hissettiği anda duruveriyor. Anında uykuya geçiyor :)
29 Ekim'de detaylı ultrasona gireceğim. Kızımızla 45 dakikalık bu randevumuzu iple çekiyoruz...
8 Eylül 2008
Kiz mi erkek mi?
1 Eylül 2008
Yeni yine yeniden
1 Temmuz 2008
Tatilim geldi
Bugün Brüksel’in ender rastlanan sıcak günlerinden. Sabah 8.30’ta balkona çıktığımda hissettim sıcak hava dalgasını. Bu diyarlarda yazla ilişkimiz çok kalıcı degil ne yazık ki. Bugün yaz yarın sonbahar. Dolapta tiril tiril elbiseler Türkiye’yi bekleyedursun, Fransız Riviera'sının tam zamanı! Tatilden döneli iki ay oldu, zaman çabuk geçiyor. Ben Bodrum’un, Çeşme’nin hayalini kuruyorum şu sıralar ama Cote D’azur tatilimizi unutmak olmaz. Temmuz tam zamanı! Neyin mi? Cannes’in meşhur sahil boyu La Croisette’te salınmanın, St. Tropez’nin “jet-set” plajlarını keşfetmenin, Nice’in sokak pazarlarında taze meyve sebzelerin tadını çıkarmanın...
En son Avignon’da kalmıştık. Devam edelim... Cote D’azur civarinda otel fiyatlari sezon dışında bile cep yaktığı için biz kendimize daha uygun fiyatlı bir “apart-hotel” ayarlamıştık. 4 kişilik aileler için uygun bir odası, mutfağı, salonu var. Temizleme veya kahvaltı hizmeti yok. Yakındaki fırından ekmeğinizi alıp kahvaltınızı kendiniz hazırlıyorsunuz. Kaldığımız otellerin hiçbirinde kayda değer bir kahvaltıya rastlamadığımız için bu bize daha cazip geldi. Sabah kısa bir yürüyüşle markete gidip domates, peynir, ekmek alıp balkonda kahvaltımızı yapıyorduk. Sanki bir yazlık ev hissi vardı üstümüzde. Kaldığımız yer Eden Paradise, lokasyon Golfe Juan. Burası Cannes ve Antibes’in tam ortasında. Arabayla gidenler için ideal lokasyon. Ama araba yoksa trenle de aralarda ulaşım sağlanabilir.
Üç gece dört gün geçirdik Cote D’azur’da. Cannes, St.Tropez, Ramatuelle, Gassin, Nice, Antibes, St.Paul de Vence, Villefranche-sur-Mer bu kısacık seyahate sığdırdığımız şehir ve kasabalar. Benim mutlaka görülmesi gerekenler listem daha uzuyordu fakat zaman kısıtlı olduğu için bunlarla yetindik. En çok etkilendiğim yer deniz kenarı olmasa da inanılmaz şirin bir sanat kasabası olan St.Paul, yeşil ahşap panjurlarıyla Nice ve Antibes oldu.
Sezon itibariyle Cannes ve St.Tropez çok sakindi. Gerçek tadını alamadık. Tabii İtalya’ya dogru ilerlerken tepeden manzarasını ezberlediğimiz Monaco’yu ve sınır şehri Menton’u da unutmamak gerek. Bizimki bir yaz tatilinden çok bahar tatiliydi, deniz-kum tatili yapamadık. Güneşin altında yatmak yerine birçok farklı yeri görmeyi tercih ettik.
Sırada.... I found my love in Portofinoooo....